25: Andolsun ki, vaktiyle Nuh’u kavmine gönderdik. Nuh onlara: « Ben size azabın sebeplerini ve kurtuluşun yolunu açıklayan bir uyarıcıyım.
26: Allah’tan başkasına kulluk etmeyin! Gerçekten ben acı bir günün azabının başınıza gelmesinden korkuyorum!» dedi.
27: Buna karşı kavminden küfreden ileri gelenler: «Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz, sana uyanları ise ilk bakışta en aşağılık olanlarımızdan ibaret görüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Hatta sizi yalancılar sanıyoruz.» dediler.
28: Nuh: «Ey kavmim, ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana katından bir rahmet vermiş de size onu görecek göz verilmemişse, onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
29: Ey kavmim, ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. Benim mükafatım yalnızca Allah’a aittir ve ben, o iman edenleri kovacak değilim. Kesinlikle onlar Rablerine kavuşacaklar, ama ben sizi cahillik eden bir topluluk olarak görüyorum.
30: Ey kavmim, ben onları kovarsam, beni Allah’tan kim kurtaracak? Artık bir düşünmez misiniz?
31: Ben size, «Allah’ın hazineleri benim yanımdadır.» demiyorum. Ne gaybı bilirim, ne de « Ben bir meleğim.» diyorum. O sizin gözlerinizin horladığı kişiler hakkında: «Allah, onlara hiçbir hayır vermez.» de demem. Onların içlerindekini en iyi bilen Allah’tır. O takdirde zalimlerden olmuş olurum!» dedi.
32: Onlar: «Ey Nuh, gerçekten bizimle çok uğraştın ve bizimle yaptığın mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi tehdit edip durduğun azabı getir de görelim.» dediler.
33: Nuh: «Onu size ancak dilerse Allah getirir ve siz onu aciz bırakacak değilsiniz.
34: Eğer Allah sizi helak etmeyi diliyorsa, ben size öğüt vermek istesem de öğüdümün size yararı olmaz. O, sizin Rabbinizdir ve sonunda O’na döndürüleceksiniz!» dedi.
35: Yoksa: «Onu uydurdu mu?» diyorlar? De ki: «Eğer uydurdumsa vebali boynumadır. Oysa ben, sizin yüklendiğiniz vebalden uzağım!»
36: Bir de Nuh’a vahyolunmuştu ki: «Haberin olsun, kavminden iman etmiş olanların dışında hiçbiri iman etmeyecektir; onun için her ne yaparlarsa gam yeme!
37: Bizim gözetimimizde ve vahyimiz dairesinde gemi yap ve Bana o zulmedenler hakkında birşey söyleme; çünkü onlar, boğulacaklardır!»
38: O, gemiyi yapıyordu ve kavminden herhangi bir güruh da yanından geçtikçe onunla eğleniyorlardı. Nuh: «Eğer bizimle eğleniyorsanız, biz de sizin eğlendiğiniz gibi eğleneceğiz sizinle!
39: İleride rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kalıcı ahiret azabının da kimin başına ineceğini bileceksiniz!» dedi.
40: Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca Nuh’a: «Her birinden ikişer çift alıp aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti.
41: Nuh: «Binin içine, yürümesi de durması da Allah’ ın adıyladır. Şüphe yok ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.» dedi.
42: Gemi, içindekilerle birlikte dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu ve Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna: «Ay oğlum, gel bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma!» diye seslendi.
43: Nuh’un oğlu; «Ben, beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım.» dedi. Nuh: «Bugün Allah’ın emrinden koruyacak yok; meğer ki O rahmet ede!» dedi, derken dalga aralarına giriverdi ve o da boğulanlardan oldu.
44: Bir de: «Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sende açıl!» denildi; su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve bu zalim topluluğa: «Defolun!» denilmişti.
45: Nuh Rabbine seslenip: «Ey Rabbim! Elbette oğlum benim ailemdendir, Senin va’din de kesinlikle haktır ve Sen hakimlerin en iyi hükmedenisin!» dedi.
46: Allah: «Ey Nuh, O, asla senin ailenden değildir. O, doğru olmayan bir iştir. O halde bilmediğin birşeyi benden isteme! Ben, seni cahillerden olmaktan men ederim.» buyurdu.
47: Nuh: «Ey Rabbim, senden bilmediğim şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen hüsrana düşenlerden olurum!» dedi.
48: Denildi ki: «Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden birçok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve birçok bereketlerle in! Daha birçok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır.»
49: İşte bunlar, sana vahiy ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, iyi sonuç Allah’tan korkanlarındır.