Allahu Teâlâyı zikretmenin, kalblerde iyi iz bırakması ve nefislere, ruhlara tesir edebilmesi için aşağıdaki âdâba uymak gerekmektedir.
1.Huşû içinde ve edepli olmak:
Bunun alâmeti ve dıştan görüntüsü: Vakarlı (fakat kibirsiz) olmak Allah’ın huzurunda kırılmak ve eğilmektir. Allahı zikretmek için oturduğunda edepli oturmaktır. Allah’ın Celâl sıfatına uygun düşmeyen hertürlü işten ve sağa sola çok hareket etmekten kendini alıkoyup sıyrılmaktır. Bütün bunların delili ise, bir kişiyi zikrederken gördüğünüzde “bu Allah’tan korkuyor” kanaatını taşımanızdır.
2.Alçak sesle veya gizli zikretmek:
Gizli zikir kalb ile yapılan zikirdir. Alçak sesle zikir ise susma ile cehrin (bağırmanın) arasında, yani kendisi duyacak kadar bir sesle Allah’ı zikretmektir.
3.Tam bir uyanıklık içinde olmak:
Bütün himmetini kamil bir şekilde toparlayıp Allah’ı öyle zikretmek gerekir. Rehavet hali geldiğinde zâkır, abdestini yenilemekle, oturduğu yeri değiştirmekle, oturuş biçimini değiştirmekle veya zikir şeklini değiştirerek başka lafızlarla zikir yapmaya başlayarak bu rehavet halini üzerinden atması gerekir.
4.Zikir için uygun vakitleri seçmek:
Zikir her zaman ve her yerde yapılır ancak, zâkir (zikir yapan kişi) zikirden, daha çok feyiz alabilmesi için tenha bir yerde ve gecenin bir kısmını uyuyup gerekli istirahatını yaptıktan sonra kalkıp “seher vakti” denilen gecenin o vaktinde, sabah ve akşam vakitlerinde Cuma günleri Cum’a saatlerinde zikir yapması daha iyi olur, çünkü bu vakitlerde niyeti daha hâlis, kalbi daha sâde ve dikkati daha toparlanmış olur
5.Zikir yapmak için münasip mekanlar seçmek:
Zikir her mekanda olur, yolda yürürken, arabada giderken, uçakta yolculuk yaparken, herhangi bir yerde otururken, yatakta yatarken zikir yapılır. Fakat Cami, tekke, dergah, medrese gibi gürültüden uzak temiz yerleri seçerek bu yerlerde zikir yapmak daha feyizli olur.
6.Zikir yaparken abdestli olmak ve kıbleye yönelmek:
Zikir abdestsiz de olur kıbleye dönmeden de olur. Ancak abdestli ve kıbleye dönerek olması eftaldır. Islâm alimleri, abdestsizken, cünüpken, âdet hastası veya doğum hastası olan hanımların, hem dilleriyle hem de kalbleriyle zikir yapmalarının caiz olduğunda ittifak etmişlerdir amma cünüp olan kimsenin, hâiz olan hanımların veya lohusa (doğum hastası) olan hanımların, Kur’anı Kerîmi elle tutarak, veya ezberden okumaları haramdır. Telaffuz etmeden içinden Kur’an ayetlerini geçirmelerinde bir sakınca yoktur.
7.Cemaatla yapılan toplu zikirlerde topluluğa uyum sağlamak:
Zikir tenha bir mekanda tekbaşına yapılması daha efdal olmakla birlikte, cemaatla ve toplu halde de yapılabilir. Zira cemaatta bereket vardır. Ancak toplu halde zikir yaparken başkalarından önde gitmek veya geri kalmak suretiyle âhengi bozan bir kişi durumuna düşmemek gerekir. Eğer sonradan katılmış ise, eksik kalan kısmı sonradan tamamlar.
8.Davranışlarında zikirden etkilenmeli:
Zikir ehli olan kişi, sanki yerde hareket eden “Islam” olmalıdır. Yani Islamın bütün güzelliklerini hareketleriyle yansıtacak bir görünüm vermelidir. Insanlarla olan işlerinde sanki “fazilet” ın kendisi görünümünde olmalıdır. Dünya ve ahirete âit bütün işlerinde Kâmil “Ahlak”ın bizatihi kendisi olmalıdır.
Bakınız: el- İktida fiz-Zikri vet-Dua s.16,17