Kur’an Müslümanlığı, tarihteki tefritçi anlayışların devamıdır.
Tarihteki Karmatîlerin günümüzdeki uzantıları, kendilerine Kur’an Müslümanı adını vermişlerdir.
Dinde ölçüsüz serbestlik, gereğinden fazla esneklik ve dinî mirası yok sayma “Kur’an Müslümanlığı” olarak sunulmaktadır.
Bu düşüncede olanlar;
Sünneti ve Hadisi dinde kaynak olarak kabul etmezler. Hadislerin din adına bağlayıcı olmadığını söylerler.
Sahih hadisleri, Peygamber Efendimiz’in sünnetini, İslam alimlerinin içtihadını değersiz görür ve reddederler.
Peygamberin bir şeyi helal veya haram kıldığını söyleyenleri şirk ile itham ederler.
Kur’an’da açıkça haram kılınmayan her şeyi helal ve mubah kabul ederler.
Kur’an-ı Kerim’de yenilmesi yasaklanan hınzırın domuz olmadığını, domuzun haram kılınmadığını iddia edenleri de vardır.
Namaz ibadetinin Kur’an’da geçmediğini, Salât kelimesinin namaz değil, desteklemek anlamına geldiğini iddia ederler.
Mezhep imamlarını reddederler. Mezheplere bağlı Müslümanları “uydurulmuş dinin mensubu” olarak görürler.
Sadece kendilerini “indirilen dinin mensubu” olarak kabul ederler.
Peygamber Efendimizden bize kadar gelen sahih dinimize “uydurulan din” adını verirler. Böyle yaparak Allah’ın dinini itibarsızlaştıracaklarını zannederler. Allah’ın dini yerine kendi uydurdukları sahte dini koyma gayretindedirler.
Yeni bir din uydurma arzusunda olan bu kişiler, inkarcı yerli oryantalistlerdir.
Kur’an Müslümanlığı, sünneti devre dışı bırakan, mezhepleri hatta hadisleri inkâr eden bir anlayıştır.
Kur’an Müslümanlığı maskesi altında sünnetsiz, Peygambersiz bir din anlayışına sahiptirler.