Ana SayfaMakaleŞefaat Meselesi

Şefaat Meselesi

Şefaat kelimesi (ش ف ع (شفع kökünden gelmektedir. Tek anlamına gelen وتر vetr veya وتر vitr kelimelerinin karşıtı olarak çiftleme, ikileme anlamına gelir. Dört rekatlı namazların ilk ikisine الشفع الاول birinci çift, birinci yarı, son kısmına da الشفع الثاني ikinci çift, ikinci yarı denir. Yatsı vaktinde kılınan üç rekatlı namazın ikinci yarısı tek rekatlı olduğu […]

Şefaat kelimesi (ش ف ع (شفع kökünden gelmektedir.

Tek anlamına gelen وتر vetr veya وتر vitr kelimelerinin karşıtı olarak çiftleme, ikileme anlamına gelir.

Dört rekatlı namazların ilk ikisine الشفع الاول birinci çift, birinci yarı, son kısmına da الشفع الثاني ikinci çift, ikinci yarı denir.

Yatsı vaktinde kılınan üç rekatlı namazın ikinci yarısı tek rekatlı olduğu için bu namaza vitir namazı denmektedir.

Konumuzu ilgilendiren yönüyle Şefaat, tek kalan, yalnız kalan kişinin yanında olmak, ona destek ve aracı olup yardımda bulunmak demektir. Bu, dünyada da olur,  âhirette de olur.

Dünyadaki Şefaat izne bağlı değildir ama müeyyidesi vardır. Dünyada herkes Şefaat eder, edebilir. Ancak yaptığı Şefaatın konumuna göre karşılığını bulur. Dünyadaki Şefaat, Kur’an-ı Kerim’e göre iyi Şefaat, kötü Şefaat olmak üzere ikiye ayrılır. İyi şefaat edenler veya iyiliğe Şefaat edenler/ aracılık yapanlar sevap alır, kötü Şefaat edenler veya kötülüğe Şefaat edenler / aracılık yapanlar günahtan payını alır.

مَن يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُ نَصِيبٌ مِّنْهَا
وَمَن يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُن لَّهُ كِفْلٌ مِّنْهَا
وَكَانَ اللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقِيتًا

Kim güzel bir yardımda (şefaatte) bulunursa, ona o yardımdan bir hisse (sevab) olur. Kim de kötü bir yardım ve tavassutta bulunursa, ondan kendisine bir günah payı vardır. Allah her şeye hakkıyla kadir ve şahiddir. (Nisa süresi 85)

Bu Ayeti Kerimeyi Celaleyn Şöyle tefsir etmiştir:

من يشفع – بين الناس
شفاعة حسنة – موافقة للشرع
يكن له نصيب – من الأجر
منها – بسببها
ومن يشفع شفاعة سيئة – مخالفة له
يكن له كفل – نصيب من الوزر
منها – بسببها
وكان الله على كل شيء مقيتا –  مقتدرا فيجازي كلَّ أحد بما عمل

İnsanların arasında, kim şeriata uygun, güzel Şefaat ederse, Şefaatı sebebiyle kendisi için, mükafattan bir pay olur, kim de, Şeriata aykırı, kötü bir Şefaatte bulunursa, kötü Şefaatı yüzünden, vebalden bir payı olur. Allah her şeye gücü yetendir, herkese yaptığının karşılığını verecektir.

Resülüllah Sallellahu aleyhi ve sellem de, Şöyle Buyurmaktadır.

أَبْلِغُوا حَاجَةَ مَنْ لا يَسْتَطِيعُ إِبْلاغَ حَاجَتِهِ
فَإِنَّهُ مَنْ أَبْلَغَ سُلْطَانًا حَاجَةَ مَنْ لا يَسْتَطِيعُ إِبْلاغَهَا
إِيَّاهُ ثَبَّتَ اللَّهُ قَدَمَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
البيهقي

“Ulaşması / ulaştırması gereken makama ulaşamayanın/ ulaştıramayanın ihtiyacını siz ulaştırın. Zira ulaştırmaya gücü yetmeyenin ihtiyacını kim, güç sahibi yetkiliye ulaştırırsa, kıyamet günü, Allah onun iki ayağını sabit kılar, düşmekten, yıkılmaktan onu korur.”

Görüldüğü gibi, Dünyadaki iyi Şefaat övülmekte, kötü Şefaat ise yerilmektedir.

Ahirette Şefaata gelince: Ahirette bütün yetkileri Allahu Taâlâ kendi tasarrufunda tutacaktır.

مالك يوم الدين

O Din gününün yani kıyametin tek Maliki, tek yetkilisidir. Onun izni olmadan hiç kimse bir şey yapmayacaktır, yapamayacaktır. Bütün ümmetler diz üstü çöktürülmüş /oturtulmuş, olacakları, korku ve heyecanla beklemekte, Melekler saf tutmuş korkudan titremekteler. İşte bu ortamda Şefaat son derece önemli ve herkesin bekleyeceği son çare olacaktır. Allahu Taâlâ :

مالك يوم الدين

Din gününün Maliki olduğu gibi : (Ez-Zümer 44)

قل لله الشفاعة جميعا

Şefaat bütün/ bütünüyle Allah’ındır. Hiç kimse kendiliğinden, Şefaat da dahil hiçbir şey yapamayacaktır. Bütün yetkiler kendi tasarrufunda olan Allah celle celalühü, bazı kullarına, bazı günahkar kulları için Şefaat etme izni verecektir. Âyet-i Kürsi’de : (El-Bakara 255)

من ذاالذي يشفع عنده الا بإذنه

“Onun izniyle olan hariç, onun huzurunda Şefaat edecek olan kimdir”  Buyurulmaktadır.

Bu ayeti kerimeden anlaşılması gereken, şefaatı sadece Allahu Taâlâlanın izin vereceği zatlar yapacaktır şeklinde olmalıdır. Allah kime şefaat etme izni verirse ve hangi tür günah işleyenlere şefaat etme izni verirse onlara şefaat edeceklerdir.

Putlara ve putlaştırılanlara Şefaat izni verilmeyecektir, bu kesin bir şekilde, Kur’an-ı Kerim’de ifade edilmektedir. Müşriklere/ putperestlere, İnkârcı Kafirlere de Şefaat edilmeyecektir bu da kesin bir şekilde ifade edilmektedir.

Namaz kılmayıp, Zekat / Sadaka vermeyip, günaha dalanlarla günaha girip, gözüyle görünceye kadar, Din gününü/ Kıyameti yalanlayanlara ise, birileri Şefaat etse bile, bu şefaatın fayda vermeyeceği, müddessir süresinin şu ayeti kerimelerinde ifade edilmektedir:

38 – Her nefis kendi kazancı / yaptığı karşılığında rehindir/ tutsaktır.

39 – Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40 – Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41 – Suçluların durumunu.

42 – “Nedir sizi Sekar’a sokan?” diye.

43 – Suçlular der ki: “Biz namaz kılanlardan değildik.”

44 – “Yoksula da yedirmezdik.”

45 – “Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik.”

46 – “Ceza gününü yalanlardık.”

47 – “Nihayet bize ölüm gelip çattı.”

48 – Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.

Demek ki Şefaat var ama bu tür günah yapanlara Şefaatın faydası olmayacaktır, içinde inkar olduğu için.

Şefaatın Hak olduğuna inanmak İmanın gereklerindendir, olmazsa olmazıdır.

Bu konuda Resülüllah Sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

شفاعتي يوم القيامة حق
فمن لم يؤمن بها لم يكن أهلها

Kıyamet günü Şefaatım Haktır. Kim, Şefaata İman etmezse, ona ehil/ layık olmayacaktır.

Ehli Sünnet vel Cemaat olarak bizler, Şefaatın hak olduğuna İman etmişiz elhamdülillah. Ben Müslümanım diyen herkesin de İman etmesi şarttır. Ehli Sünnet itikadinin temel kaynaklarından olan ve asırlarca İslam Medreselerinde ders kitabi olarak okutulan, İmam Tahavinin Akaidinde şöyle denilmektedir:

والشفاعة التي ادخرها لهم حق
كما روي في الأخبار

Resülüllahın, Ümmetleri için Âhirete biraktığı / ayırdığı Şefaat, haberlerde/ Hadislerde geçtiği şekliyle Haktır.

Gine Ehli Sünnet kaynaklarından olan ve medreselerin kaynak metinlerinden olan,İmam Nesefinin Akaidinde şöyle ifade edilir :

والشفاعة ثابتة للرسل والأخيار في حق أهل الكبائر

“Büyük günah ehli hakkında, Peygamberlerin ve hayırlı kimselerin Şefaat etmesi sabittir /gerçektir.”

Bu metni şerh ederken, İmam Taftazani der ki: Şefaat konusundaki Hadisi Şerifler, mütevatir derecesine yükselmektedir.

Bu kadar sağlam delillerle yani Kitap, Sünnet ve İcma-i Ümmetle sabit olan bir şeyi, bir Müslüman inkar edemez, ederse Müslümanlıkta kalamaz.

Bütün bu açıklamalardan sonra:

“Şefaat ya Resülellah” demek şirk midir?

Hayir şirk değildir. Çünkü Peygamber efendimizin Şefaat edeceği İsra süresi 79. Ayeti kerimesiyle sabittir.

ومن الليل فتهجد به نافلة لك
عسى أن يبعثك ربك مقاما محمودا

Ayetle varlığı sabit olan bir şeyi istemek şirk olmaz aksine bir gerekliliktir. Ancak :

اللهم شفع محمدا صلي الله عليه وسلم في

veya

اللهم شفع رسولك في

Allah’ım Resülünü benim hakkımda Şefaatçi eyle. Veya Allahım Muhammed Sallellahu aleyhi ve sellemi benim hakkımda Şefaatçı eyle demek daha doğru olur.

Önemli bir noktaya, herkesin dikkatini çekmek isteriz.

Şefaat ya Allah demek şirk midir ?

Evet bilerek ” Şefaat ya Allah” demek şirk olur.

Çünkü Şefaat: birisine bir iyilik yapmak isteyip de yapamayanın/ yapmaktan aciz olanın, yapacak güce sahip olandan, o kişi hakkında yardım ve destek istemesidir. Allah her şeyde kadirdir. Mutlak kudret sahibi olan Allah, kimseye yalvarıp yakarmaz kendisi affeder. Allah’dan Şefaat değil, doğrudan doğruya af istenir, bağışlanmak istenir.

Allahtan bu şekilde şefaat istemek, bir başkasının, Allah’tan daha yetkili olduğunu kabul anlamına gelir ki o zaman Şirk olur hem de büyük şirk olur.

Allah’tan ancak şu şekilde Şefaat istenebilir: yarabbi,Peygamber efendimizi bana Şefaatçi eyle,bütün peygamberleri bana Şefaatçı eyle, Ashabı kiramı bana şefaatçı eyle, Veli kullarını bana Şefaatçı eyle, Şehitleri bana Şefaatçı eyle şeklinde istenir.

Biz Şefaatın hak olduğuna İman ettik elhamdülillah Sizler de Şefaatın hak olduğuna İman edin ama gayreti de elden bırakmayın. Şefaat edeceklerin Şefaatını isteyiniz ama Şefaat vardır diye hiç kimse yan gelip yatmasın. Hem Dünyanızı imar ediniz hem de Ahiretinizi imar ediniz. Ahiret fukarasından olmamak için elinizden geleni yapınız.

İmanımız Kamil, amellerimiz Salih olsun. Allah celle celalühü, her türlü hayırlı işlerde, hepinizi muvaffak eylesin, her türlü şer yapmaktan ve şerre uğramaktan, herkesi muhafaza eylesin.

Selam, muhabbet ve düalarımızla, Allah’a emanet olunuz.

Süleyman Ramazanoğlu
Haremi Şerif – Mekke
11.08.2015