İmam Kâsânî, Bedâi us Sanâyi’ adlı eserinde, Cuma namazı bahsinde, Ebu Hanife Hazretlerine göre Hutbenin Sünnetlerin, sayarken, Hatibin hutbede, Mü’min Erkeklere ve Hanımlara dua etmesinin sünnet olduğunu söylüyor.
Buna göre, Hutbe okuyan Hatibin Hutbe okurken dua etmesi Sünnettir. Ancak bu duayı sesli yapmaz, kendisi duyacak şekilde yapar.
Şayet hutbede yapılan bu duayı duyacak olursa, cemaat, sesli olarak değil, içinden âmin der.
Zira, Hatip hutbede iken sesli olarak âmin demek doğru değildir.
Çoğunluğun, Hanefî Mezhebine göre ibadetlerini yaptıklarını dikkate alarak, İmamların bu konuda ve diğer konularda, Hanefî Mezhebinin görüşlerini dikkate almaları tavsiyemiz ve temennimizdir.
“ikinci hutbe okunduktan sonra hutbe bitmiş oluyor. Sonrasında yapılan dua hutbeden sayılmaz. Onun için yapılan duaya cemaat da amin diyebilir” şeklinde bir açıklama yapanlar var.
Bazı Mezhep İmamları, Hutbe ile Cuma namazının iki rek’at farzının, Öğle namazının dört rek’at farzına bedel olduğunu söylemişlerdir.
Yani hutbeyi iki rek’at saymışlardır, farzla birlikte dört rek’at olduğunu söylemişlerdir.
Hanefi İmamları, Hutbeyi iki rek’at farz yerine saymamışlardır, ancak Hutbeyi kendi içinde bir bütün olarak kabul etmişlerdir.
İmam, hutbeye çıktığı andan itibaren (minbere çıktığı andan itibaren veya minbere çıkmak üzere bulunduğu yerden ayrıldığı andan itibaren) Cuma namazının farzına başlayıncaya kadar,
namaz da yoktur.
Kelam da yoktur.
Yanında konuşana “sus” demek de yoktur.
Sadece hutbeyi dinlemek vardır.
Dolaysıyla açıktan dua etmek de yoktur, yapılan duaya açıktan âmin demek de yoktur.
Hatibin kendi duyacak kadar sesle dua etmesi sünnettir.
İmamın yaptığı duayı, cemaatten duyanlar olursa, sadece içlerinden, sessizce âmin demeleri meşrûdur.
Yani hutbe şuraya kadardır diye, namazla hutbe arasında bir aralık, boşluk yoktur.
Özellikle Hutbeye başlanınca, süreç farzın selamıyla biter.
(Mesela: geç gelip Cumanın Sünnetini iç ezandan önce kılamayanlar, Hutbeyle farz arasında kılamazlar. Ancak farzdan sonra kılacaklardır.)