Mucizeler, Allah’ın -celle celalühü- Peygamberlerine, Peygamber olduklarını ispat etmek ve Kavimlerine kabul ettirebilmeleri için verdiği fevkalâde / olağanüstü hallerdir.
Kur’an-ı Kerim, Resülüllah Sellellahu aleyhi ve Sellem Efendimizin Allah celle celalühü hazretlerinden, vahiy yoluyla alıp İnsanlığa getirdiği, tebliğ ettiği en büyük Kelam-ı Müciz ül Beyandır.
En büyük Mucizedir ancak bazılarının iddia ettikleri gibi tek bir Mucize değildir, Resülüllah’ın başka, onlarca, yüzlerce mucizeleri vardır.
O mucizeler, kendisinin Resül olduğunu, okuyup tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim’in Allah’tan olduğunu ispat etmesi için Allah tarafından verilmiştir.
Bu Mucizelerden bir kısmı Kur’ ani Kerimde anlatılmaktadır, bir kısmı ise Sahih Sünnette anlatılmaktadır.
Peygamber Sellellahu aleyhi ve Sellemin Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Mucizelerinden biri şerh-i sadr mucizesidir.
Bir diğeri Şakkul Kamer, Ay’ın ikiye yarılması Mucizesidir.
Bir diğeri İsrâ ve Mirac Mucizesisidir.
İsra ve Mirac Mucizesi bir bütün olarak, hem Kitap, hem Sünnet hemde Ümmetin İcmai ile sabittir.
Resülüllah Sellellahu aleyhi ve Sellem bir gece, uyanık olarak, ruh ve beden bütünlüğü ile Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmüş, oradan da, yedi Semayı aşarak Sidretül Müntehaya ve oradan da Allah’ın dilediği kadar ileri gitmiş, sonra geriye dönüp Dünyaya, geri gelmiştir.
Bu büyük Mucizeye İman etmek Kur’an-ı Kerim’e iman etmek demektir, İsra ve Mirac’ın bütününü inkar etmek ise Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği bir hususu İnkar etmek demektir.
Keza Şakkul Kamer / Ay’ın ikiye yarılması mucizesi de hem Kur’an-ı Kerim’de hem de Sünnet-i Nebeviyyede anlatılan bir Mucizedir.