Günümüzde bazı kötü niyetli kişiler:
“Dünyadaki Müslümanların hâline bakın, namaz kılmak Müslümanları geri bıraktı” demekte ve bu şeklinde asılsız iddialarla insanları, özellikle gençleri namazdan, ibadetten, dinden ve imandan uzaklaştırma iblisliğini yapmaktadırlar.
Bunun, “Kurancılık” “ Mealcılık” maskesi altında yapılması çok daha vahim, çok daha üzücüdür.
Namaz Miraç gecesi Resüli Ekreme ve Ümmetlerine / bizlere, Semavatın / Göklerin ötesinde Farz kılınan çok önemli bir ibadettir, mü’minin Allah ile bağlantısını sağlayan bir ibadettir, Mü’minin miracıdır.
Namaz Mü’minin bütün işlerine iyilik ve disiplin getiren, disiplin getirmesi beklenen bir ibadettir.
Allah celle celalühü, Ankebut süresinin 45. ayeti kerimesinde:
“Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle dosdoğru kıl.
Şüphesiz namaz hayâsızlıktan / fuhuştan (Allahın ve Resülünün reddettiği) kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden büyük ve önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir” buyuruyor.
Namaz Mü’ minin en önemli görevidir ama tek görevi değil, çok sayıdaki görevlerinden sadece bir tanesidir.
Tek başına namaz, ne kalkındırır ne de geri bırakır.
Müslümanlar geri kaldı ise, vazifelerini ve sorumluluklarını gereği gibi yapmadıklarından dolayı geri kalmışlardır.
Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’i ve Sünneti Nebeviyyeyi hayatının merkezine koyması ve bütün işlerini Kur’an-ı Kerim’e ve Sünneti Nebeviyyeye uygun hale getirmeleri, Kur’an-ı Kerim ve Sünneti Nebeviyyede emredilenleri yapmaları, yasak edilenlerden de sakınmaları gerekir.
İşte bu gerekliliği ve sorumluluğu yerine getirdikleri zaman, hem dünya saadetini, hem de âhiret saadetini elde etmiş olurlar / elde etmiş oluruz.
Öyle ise İslam’a, Kur’an-ı Kerime, Sünneti Nebeviyyeye, Allahın ipine sımsıkı tutunalım, ayrılığı düşüp parçalanma değil, bütünleşelim. Kurtuluşu da kalkınmayı da, Kur’an-ı Kerim ve Sünneti Nebeviyye etrafında bütünleşmede arayalım.