Kur’an-ı Kerim’i doğru dürüst okuyamayan, okusa da Sünneti Nebeviyyeyi / Hadisi şerifleri inkar eden, Peygamber efendimizi Dinden soyutlayıp devre dışı bırakan, İcmâ-i Ümmeti hiç hesaba katmayan, sadece Kur’an-ı Kerim’den kendi akıllarına göre hüküm üretip yeni Din uyduran ve adına da “İndirilen Din” veya “Kur’an Müslümanlığı” diyen, Din Uydurukçusu sözde Kur’an Müslümanlarına!
Dini, Dünya işlerinden soyutlayıp “Kîlü Kâle” mahküm eden, içine düştükleri fâsit tartışmalardan dolayı, (o güne göre) Süveyş Kanalının açılışından / ne ile açıldığından, günümüzde ise, Teknikte ve Teknolojide Dünyanın geldiği yerden habersiz olan / habersiz gibi davrananlara!
İnsanımızın önünü açacak, ileriye doğru yön verecek fikirlerle gençlerin ufkunu açması gerekirken, Kanal Kanal dolaşıp, Din benim dediğimdir edasıyla, Din bütünlüğünü tahrip edip Ülkenin parçalanmasına taşeronluk yapan kişilere!
Merhum Mehmed Âkiften uyarı ve deşifre!
Ayrıca, İctihat Kapısının açık olduğuna, ama bunu cahillerin yapamayacağına, İctihad için Kitap, Sünnet ve İcma’ üzerinde Dünya kadar çok bilgiye sahip olmak gerektiğine dikkat çekme:
Müctehid Taslakları
Bakın ne günlere kaldık: Ya beş, ya altı kopuk,
Yamaklarıyle beraber ki hepsi kılkuyruk,
Utanmadan çıkıyor, ictihâda kalkışıyor!
Bu hâle karşı tahammül hakikaten pek zor.
Harîmi Şer’-i mübînin ahır değil… Oradan
Çekil de kendine bir sâha bul, behey nâdan!
Kilitli bir kapı var orta yerde anlaşana:
Harem-sârây-ı Şerî’at değil dalan dalana.
Nasıl ki her kapının ayrı bir anahtarı var,
Onun da var. Bunu idrâk eder birinci nazar.
Nedir mi? Anlatayım: Sizde olmıyan irfan.
Biraz hayâ edin öyleyse şaklabanlıktan!
Kilitlidir kapı “ümmî duhât” için, amma
Kıyâm-ı haşre kadar ictihâd eder “ulemâ”.
Evet, şerâiti mevcûd olunca insanda;
Ne kaldı men’ edecek ictihâdı, meydanda?
İle’l-ebed yetişir müctehid bu ümmetten;
Şu var ki: Çıkmalı ferdâ-yı nûra zulmetten.
Kıyâs-ı fâside bir kerre eyleyin dikkat:
Süveyş’i açtı herif… Doğru… Neyle açtı fakat?
Omuzlamakla mı? Heyhât! Öyle bir fenle,
Ki bir ömür telef olmuş o fenni tahsile.
Düşünmüyor bu kopuklar ki: Müctehid geçinen,
Zamanının olacak muktedâsı irfânen.
Kitâb’ı, Sünnet’i, İcmâ’ı sağlam anlıyacak;
Hilâfı yoklıyacak, ihtiyâcı kollıyacak.
Ne ictihâdı yapar, yoksa, bir alay – zımmî
Kadar nasîbe-i fikhîsi olmıyan – ümmî?
Kuzum, eşek nalı yapsan: Bir usta çingenenin
Yanında uğraşacaksın, başında mengenenin.
Peki! Liyâkat-i fıtrisi âdemin sâde,
Kifâyet eylemiyorken bu en hasîs işde,
Ya ictihâda nasıl kalkıyor bu sersemler?
O ictihâda ki: Dünyâ kadar ulûm ister!
Sokarsa burnunu herkes düşünmeden her işe;
Kalır selâmet-i milliyyemiz öbür gelişe!
Neden vezâifî taksime hiç yanaşmıyoruz?
Olursa bir kişinin koltuğunda on karpuz,
Öbür gelişte de mümkün değil selâmetimiz!
Yazık, yazık ki, bu yüzden bütün felâketimiz,
İşin reculleri kimlerse çıksın orta yere;
Ne var, ne yok, bilelim, hiç değilse, bir kerre.
Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakîh;
Sular karardı mı pek yosma bir edîb-i nezîh;
Yarın müverrih; öbür gün siyasetin kurdu;
Bakarsın: Ertesi gün ictihâda pey vurdu!..
Hülâsa bûkalemun fıtratinde züppelerin
Elinde maskara olduk… Deyin de hükmü verin!
Mehmed Akif Ersoy
Fatih Kürsüsü / Vaiz Kürsüde
Bir kere daha Mehmed Âkife Allah celle celalühü Hazretlerinden rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz.
Mekânını Cennet, Makamını Firdevsi Â’lâ eylesin.
ÂMÎN