Bu konuya, benzerliği olması itibariyle bir başka açıdan bakılması mümkündür. Şöyle ki; Allah-u Teala, Peygamber olarak gönderdiği zatların hepsini erkeklerden göndermiştir. Kadınlardan hiç Peygamber göndermemiştir. Bunun hikmetini araştıran İslam Alimleri, şu izahı yapmaktadırlar: Peygamberlik görevi, toplumun karşısına geçmeyi, toplumun içine girmeyi ve herkesle içiçe olmayı gerektiren bir görevdir. Kadınlarda ise, asıl olan, kapalılık ve erkeklerle içiçe olmamaktır. İşte bundan dolayıdır ki Allah-u Teala, kadınlardan peygamber göndermemiştir.
Buradan hareketle, Cumhurbaşkanlığı ve benzeri görevlerde bulunmak, kadında olması gereken kapalılıkla ve erkeklerle içiçe olmama durumlarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle bu göreve getirilemezler.
Herhalde kadının fıtratına uygun düştüğündendir ki, dinle yönetilmeyen ülkelerde de, kadına böyle bir görev ve sorumluluk yüklenmemektedir.
Mesela, Amerika kurulduğu günden beri, kadın Cumhurbaşkanı olduğuna dair hiçbir bilgiye rastlamış değiliz. Kraliçelikler hariç, batı ülkelerinde de başbakan düzeyinde kadına idareciye çok nadir rastlanmaktadır. Yani, dünyanın gidişatı da, kadınların Cumhurbaşkanı olmasına onay vermemektedir.
Bu, bir eksiklik değildir. Allah’ın, kimseye taşıyamayacağı yükü teklif etmemesinden kaynaklanmaktadır.