Din; Akıl sahiplerini, yani aklı olup akletmesini bilenleri, hür iradeleriyle, kendileri için bizzat ve kesin olarak hayırlı olana yönlendiren, Allah’ın insanlığı yönetmek, dünya ve âhiret saadetini kazandırmak için indirdiği ilâhî bir sistemdir.
İslam Dini, var olan sistemlere uyum sağlamak üzere gelmemiştir.
Bütün sistemlere adalet ve hikmet üzere şekil ve yön vermek için insanlığa tebliğ edilmiştir.
Dinin moderni olmaz. Çağdaşı da olmaz. Bütün çağlara ve çağdaşlık arzularına yön veren, modern istekleri İslamlaştırma görevini üstlenen ilâhî bir sistemdir.
Dinin, örf ve âdet anlamında gelenekseli de olmaz.
Gerçek din olan İslam Dini, Allah’ın gönderdiği ve Resûlüllah’ın tebliğ ettiği, sahih rivayetlerle Ashab-ı Kiram yoluyla, ehli sünnet uleması vasıtasıyla bize ulaşan bir dindir.
Kaynağı, Kur’an-ı Kerim, Sünnet-i Nebeviyye, Ümmetin icma’ı, Müctehid İmamların kıyası olan bir dindir.
Daha önce olmayan, olmadığı için Kur’an-ı Kerim’in ve Sünnet-i Nebeviyyenin değinmediği, çağların ilerlemesi ve gelişmesiyle ortaya çıkan yenilikleri İslam kaynaklarına göre değerlendiririz.
Allah’ın Kitabına, Resûlünün Sünnetine ters olmayanları kabul eder, ters düşenleri reddederiz.
Bugünlere kadar gelen İslam, geleneksel değil, Allah ve Resûlünden gelen bir dindir.
Yeni din uyduran bir takım inkarcı yerli oryantalistler, Resûlüllah’dan bize kadar gelen sahih dinimize “gelenek dini”, “uydurulan din” diyerek, Allah’ın dinini itibarsızlaştırmaya, yerine kendi uydurdukları sahte dini koymaya çalışmaktadırlar.
Buna asla itibar edilemez. Bunun, şiddetle karşısındayız.
Bizler, İslâmî değerlerden vazgeçme anlamında “modern Müslüman” da değiliz, örf ve âdet anlamında “geleneksel Müslüman” da değiliz.
Bizler Allah’tan gelen hak dinin Mü’minleri ve Müslümanlarıyız.
Eksiklerimiz ve hatalarımız olsa da, bütün yaşantımızı ona uygun düzenlemek ve onun gösterdiği istikamette yaşamakla mükellefiz.