Bir Mürşide, Şeyhe İhtiyacımız Var mı?
“Bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah’a ulaşmak için Mürşide Şeyhe gerek yoktur, sen yeter ki Allah’a yönel” demek isabetsiz ve tehlikeli bir yaklaşımdır.
Bize Şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’a vâsil olabilmek için Mürşide, Şeyhe, Müftüye, Vaize, Hocaya, Muallime / Öğretmene ihtiyaç vardır, hem de şiddetle ihtiyaç vardır.
Yanlış ve sakıncalı, hatta tehlikeli olan;
“Siyasî bir güç olmak için veya ticârî holding olabilmek için, Şeyh denilen birtakım kişilerin etrafında toplanmaktır.”
İkisini birbirinden ayırıp, böylelerini tanımak ve ayrı tutmak gerekir.
Gerçek şeyhlerin, gerçek mürşitlerin, gerçek âlimlerin, gerçekten Allah’a davet edenlerin yolu Peygamber efendimizin ve Peygamberlerin yoludur.
Peygamberler, yaptıkları dâvetleri, İrşatları, hizmetleri ücretsiz yaparlardı. Onun için Peygamberlere tâbi olmak Farzdır.
Eş Şuara süresi 105-109. Ayetler:
105 – Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
106 – Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: “Siz Allah’tan korkmaz mısınız?”
107 – “Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
108 – “Gelin artık, Allah’tan korkun ve bana itaat edin.”
109 – “Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir.”
Şeyhler, Mürşitler, Âlimler, Müftüler, Vaizler, İmamlar, yaptıkları İrşat, Davet ve Nasihat işlerini karşılık almadan ve beklemeden, sadece Allah için yapmaları gerekir.
O zaman takip ettikleri yol:
اهدنااصراط المستقيم
Sırat-ı Müstakim olur, dosdoğru yol olur.
Böyle yapanlar Peygamberlerin izinde olanlardır.
Bunların peşinden gidilir ve bunlara dil uzatılamaz.
Böylelerine toplumun son derece ihtiyacı vardır, bunlar toplumun olmazsa olmazlarıdır.
Biz, hiçbir zaman “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyenlerden olmadık.
Hiçbir zaman, “Mürşide gerek yok, sen İbadetlerini yap gerisine bakma” diyenlerden de olmadık.
Her zaman, “gerçek mürşidi bulup ona intisap etmenin daha sağlam, daha güvenli olduğunu; Akâidini ve İlmihâlini bilmeyen câhillerden ve holdingcilerden de uzak durulmasının iyi olacağını” söyledik.
İbadetlerini aksatmayan, kendine göre virdini yapan, zikrine ve tesbihatına devam eden, ama birisine bağlanmayan kişilerden de Allah dostları olur.
Dolaysıyla, mutlaka birisine bağlanmak gerekir demek de isabetli olmaz; intisap ederse, kontrollü gitmiş olur, daha kolay ve daha iyi olur, maksûda daha kolay vâsıl olur, dedik.
Ayrıca,
“Benim yatak odamda ne yaptığımı bilmeyene ben Şeyh demem, İntisap da etmem” sözü maksadı aşan, kulluk sınırının ötesine geçen, ulûhiyyet sahasına giren, yanlış hem de çok yanlış bir sözdür.
وهو معكم اينما كنتم
“Nerede olursanız, O sizinledir”
Âyet-i Kerimesinde ifade edilen Allah’tır. Beşer değildir, insan değildir.
Şeyh de olsa, Allah’a ait olan sıfatların kendinde var olduğunu iddia eden veya iddia ettiren kişilerden biz uzağız, böyle iddiada bulunanlardan Allah’a sığınırız.
Velilerin kerameti haktır, ancak, Allah (جل جلاله) izin verirse gerçekleşir, izin vermezse gerçekleşmez, keramet meydana gelmez.
Aşırı gitmek yanlıştır. Hiçbir şeyin ifratı da doğru değildir, tefriti de doğru değildir.
Allah (جل جلاله), bu ümmete “Vasat Ümmet / Orta Ümmet” demiştir.
Haddi aşmak da yoktur, eksik bırakmak da yoktur.