Ticaret, meşrûiyet ölçüsü içerisinde ve rızaya dayalı olmalıdır. Ticaret, hem meşrû olacak hem de rızaya dayalı olacak.
Meşrû olmayan bir şeyin satışı ve alışı helal değildir, haramdır.
Rasûlullah (s.a.v) örnek veriyor burada. Mesela içki konusunda buyuruyor ki: “Allah içkide on kişiye lanet etsin” Veya “lanet eder” Haber de olabilir, dua fiili de olabilir.
Bu on kişiyi şöyle sayıyor: İmalatını yapan işçi, yani üzümü sıkan kişi; o imalatı yaptıran iş sahibi; onu taşıyan; bir yerden başka bir yere intikal ettiren, taşıtan; satan kişi; sattıran patron; dağıtan, dağıtan garson diyelim mesela; parasını alıp yiyen; bir de içkinin kendisi.
Efendimiz (s.a.v), imalattan tüketiciye kadar herkesi, aracıları, tüketicinin kendisini, tüketim karşılığında parayı alanı da sayıyor.
Yani haram olan maddeleri kullanmak haram olduğu gibi satması da haramdır.
Satın alması da haramdır.
Kullanması da haramdır tabi.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) faiz hususunda da beş kişiyi sayıyor; “Beş kişiye Allah lanet etti.” veya dua şeklinde “etsin” buyuruyor.
“Bir; yesin yemesin faizi alan kişi,
İki; faizi veren kişi,
Üç; faiz senedini, evrakını düzenleyen kişi,
Dört ve beş; bu düzenlenen evraka imza atan şahitler veya kefil ise kefiller.”
Faize götüren merhalelerde çalışmayı da böylece men ediyor Rasûlullah Efendimiz (s.a.v).
Dolayısıyla haram olan maddeleri tüketmek de haramdır, satmak da haramdır.
Satıp parasını yemek de haramdır.
Haram madde satılan yerde işçi olarak çalışıp oradan rızkını temin etmek de aynı mahzurlar içerisindedir.